- kaplanmış
- adj. coated, covered, plated, overgrown* * *coated (adj.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
draje — is., Fr. dragée 1) Üstü şekerli, renkli ve parlak bir madde ile kaplanmış hap 2) Genellikle çikolata ile kaplanmış kuru yemiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasırlı — sf. 1) Hasırı olan, hasırla kaplanmış olan Geniş hasırlı sofanın bir kenarına da biz büzüşmüştük. F. R. Atay 2) is. Hasırla kaplanmış şişe … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıvama — is. 1) Sıvamak işi 2) sf. Sıvanır gibi üstüne kaplanmış, örtülmüş veya çok sık takılmış Sıvama pırlanta bir taç. 3) zf. Zemini hemen hiç görülmeyecek kadar kaplanmış, örtülmüş veya takılmış olarak 4) zf. Ağzına kadar, silme Bardağı sıvama… … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın kaplama — sf. Altın suyuna batırılarak ince bir altın tabaka ile kaplanmış (metal) Başına, altın kaplama tokalı, püsküllü bir şapka giymiş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
asfalt — is., Fr. asphalte 1) Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm 2) Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım Yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmeyen yollar asfalt oluverdi. H. Taner 3) sf. Bu karışımla kaplanmış Otomobile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayna tırnağı — is. Aynayı duvara tutturmak için kullanılan nikel veya kromla kaplanmış metal parçası … Çağatay Osmanlı Sözlük
badem şekeri — is. İnce bir şeker tabakasıyla kaplanmış iç badem … Çağatay Osmanlı Sözlük
bonbon — is. Şerbet içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve Birleşik Sözler bonbon şekeri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulutlu — sf. 1) Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış 2) Karışık, net olmayan (bellek) 3) mec. Üzerinde bulut varmış gibi bulanık görünen Birleşik Sözler kafası bulutlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
cilt kapağı — is. Forma veya fasikül olarak yayımlanan eserlerin bir örnek ciltlenip kullanılması için hazırlanan bez veya plastik kaplanmış kalın karton … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçek bahçesi — is. Çiçek yetiştirilen veya çiçeklerle kaplanmış süslü bahçe … Çağatay Osmanlı Sözlük